KAHVE İÇMEK İÇİN 11 NEDEN

1 milyonun üstünde bir sayıdaki katılımcılarla yapılan 28 araştırmanın sonuçlarına bakarak, Harvard’lı, araştırmacılar, günde bir fincan kahve içen kişilerin şeker hastalığına yakalanma riskinin hiç içmeyenlere göre %8 daha az olduğunu ve bu riskten korunma, kişilerin gün içinde tükettikleri kahve sayısı arttıkça güçlendiğini söylemekteler; günde 6 fincan için kişilerde şeker hastalığına yakalanma riski %33 azalmakta.

 Peki bu durum nasıl bununla bağlantılı?

Kahvede, kan şekeri konsantrasyonlarını ve bağırsaklardaki emilimi azalttığı görülen, “klorojenik asit” adı verilen bir polifenol yüksek oranda bulunur. Araştırmacılar, “diyabet-koruyucu” etkisinin bir kısmının bu olduğunu düşünüyor. 

Uyuşuk, uykulu bir şekilde araba kullanma, bir çok trafik kazasının önemli bir sebebidir. Bu nedenle, direksiyona geçmeden, önce uyanmaya ihtiyacınız olacaktır.

Kahve İçin: Hollanda’lı araştırmacılar, 4 saat süren sıkıcı bir sürüşün ortasında bir mola vererek, bir fincan kafeinli kahve tüketen insanların daha az hata yaptıklarını, hızlarını daha iyi koruduklarını ve kafeinsiz içenlere göre kafeinli kahve içenlerin daha sorumlu bir şekilde arabayı sürdüğünü tespit ederler. 

Biraz kahve yudumlamak, bir çok kişinin doğumdan daha kötü hissettiği bir durumla karşılaşma riskini azaltabilir: böbrek taşları. Harvard’da yapılan bir araştırmada, Java adası kahvelerinden günde birden fazla içtiğinizde, haftada birden az tüketenlere (özellikle java kahvesi de içmiyorlarsa)kıyasla böbrek taşına sahip olma olasılığınız %26 oranında düşüyor.

Araştırmacılar, kahvenin kafein içeriğinden dolayı, daha çok idrara çıkmaya yardımcı olduğunu ve böylelikle de böbrek taşı oluşumuna katkıda bulunabilecek aşırı kalsiyum ve sodyumu vücudunuzdan atabileceğinizi söylüyorlar. 

200 miligram kafein tüketen kişiler (Starbucks 8-oz’luk Blonde Roast kahve–Daha az süre kavrulmuş, hafif gövdeli (dilde hafif hissedilen, ağızda çok az lezzet bırakan) yumuşak içimli ve zarif (ağızda duru tat bırakan) kahveler)—bazı resimlere baktıktan 24 saat sonra, kafein tüketmeyenlere göre onları daha rahat hatırlayabilmekteler.

Araştırmacılar, kafeinin, “adenozin” nörotransmiterini bloke ettiğini ve böylelikle de, hafızanın çalışmasında önemli bir role sahip olan “norepinefrin” adlı başka bir nörotransmitteri engelleyemediğini açıklamaktalar. 

Son 10 yıldan fazla zamandır, karaciğer kanserine yakalananların oranı her yıl ortalama %4 oranında artmıştır. Kahve bu oranı azaltmaya yardımıcı olabilir: Hawaii Üniversitesi Kanser Merkezi’de, 18 yıllık bir çalışmayı takip eden yeni bir araştırmada, günde 2 ya da 3 fincan kahve içenlerin içmeyenlere oranla %33 daha az karaciğer kanserine yakalanma riskine sahip oldukları görüldü.

Araştırmacılar kahvenin bu denli koruyucu özelliğe sahip olduğu konusunda tam olarak emin olmasalar da, karaciğer enzimlerini düşüren ve karaciğer hastalığının yavaş gelişmesini sağlayan şeyin bu içeceğin içindeki bileşimler olduğuna da inanıyorlar.

Daha da fazlası, kahve, karaciğer kanseri ve diğer karaciğer hastalıklarında bir risk faktörü olan “şeker hastalığı”na yakalanma riskini de azaltmakta.

Spor salonuna gitmeden önce bir fincan kahve içmek ciddi anlamda performans artışına neden olabilir. Bisiklete binmeden, pedal çevirmeden önce 1 saat önce bir fincan “Joe” kahvesi (filtre kahve, şekersiz ve kremasız, sade) içen erkekler, meşrubat içenlere göre, egzersizleri %5 daha hızlı ve kontrollü bir şekilde tamamlarlar.

Araştırmacılar, bu performans artışının sebebinin; kafeinin, vücudunuzdaki adenozin bileşenlerini reseptörlerine bağlanmasını önleyerek, daha yüksek düzeyde uyanıklılık hissetmenizi ve daha düşük seviyede efor göstermenizi sağladığına inanmaktalar.

Ulusal Kanser Enstitüsü’nden araştırmacılar, 11 yıllık bir takip ve inceleme sonunda; günde 4 ya da daha fazla fincan kahve içen kişilerin, hiç içmeyene göre cilt kanserinin en ölümcül olanı olarak bilinen “melanoma-melanom”ya yakalanma riskinin %20 daha az olduğunu tespit ettiler.

Kahvenin içerisindeki “klorojenik asit”in UV ışınlarına maruz kalmanın sonucunda ortaya çıkan “COX-2” adlı bir enzimin ekspresyonunun engellemesi mümkün. Araştırmacılar, bunun da melanoma gelişimini baskı altına alabileceğini ve durdurabileceğini düşünmekteler. 

Kahve, sadece sıvı bir “mutluluk hapı” olabilir: Finlandiya’da yapılan bir araştırmada;  günde yaklaşık 27 ons veya daha fazla ( 839.7 gram) kahve içen erkeklerin, hiç içmeyenlere göre depresyona %77 daha az girdiği tespit edilir. 

Amerikan Nöroloji Akademisi toplantısında sunulan ve yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre; kahve, çoğunlukla 20-40 yaş arasında daha sık görülen nörolojik bir hastalık olan MS (Multipl Skleroz) hastalığının gelişme riskini azaltmakta.

Günde 4 veya fazla fincan “Joe kahvesi” (filtre kahve, şekersiz ve kremasız, sade) içenlerin bir sonraki yıl bu hastalığa yakalanma riski %33 oranında azalmakta.

Kafeinin nöroprotektif (nörokoruyucu) özellikleri, bu hastalığın gelişmesinin ardındaki  inflamatuar proteinlerinin üretilmesini durdurmakta. 

Kahve, inci beyazı dişlerinizi biraz karartabilir ama aynı zamanda da ağzınızda kalmasına yardımcı da olabilir. Boston Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, her gün bir ya da daha fazla fincan kahve içenlerin daha az içenlere göre daha az kemik kaybına (periodontal hastalığın-diş eti iltihabı işareti olduğu) ve dolayısıyla da diş kaybına sahip olduklarını tespit ederler.

Bu çalışmanın yazarı Raul Garcia: “Kahve içerisindeki antioksidanlar, vücudunuzun diş etlerinize ve çene kemiğinize zarar verecek iltihaplanma işlemini durdurabiliyor.” 

Japonya’da yapılan bir araştırma neticesinde; günde bir fincan kahve içen insanlar, hiç içmeyenlere oranla %20 oranında daha az felç geçirme riskine sahipler. Kahveyi günde bir kere içenlerin kalp rahatsızlığına yakalanma riski %16 oranında azalmakta.

 Araştırmacılar, kahvenin nasıl bu kadar koruyucu bir madde olduğundan emin olmasalar da, kahvenin, düşük kolestrol ve kan basıncı seviyesi ile bağlantılı olan kafein gibi pek çok aktif içeriklere sahip olmasının da önemli bir ölçüt olduğunu belirtmekteler.