Jiddu Krishnamurti 1895 – 1986 yılları arasında yaşamış, sevgi, şefkat ve yaşam üzerine getirdiği sağduyulu yorumlarla bilgeliği günümüze dek uzanan büyük Hint düşünürüdür. Onun en çarpıcı sözlerini sizler için bir araya getirdik.
1
“Hayır” demek “evet” demekten çok daha önemlidir.
‘Hayır’ demek en yüksek düşünme biçimini gerektirir, çünkü “hayır” demek olumsuzlayarak düşünme anlamına gelir. Yani yanlış olanı görme.
2
Sadece sevgi bir başkasını anlamayı sağlar. Sevginin olduğu yerde ötekiyle duygu ortaklığı vardır, aynı seviyede ve aynı anda. Kendimiz o kadar kuru, boş ve sevgisisiz ki, hükümetlerin ve sistemlerin çocuklarımızın eğitimlerini ve bizim yaşamlarımızın yönünü ellerine geçirmelerine izin verdik. Ancak hükümetler insanlar değil yetkin teknisyenler istiyorlar, çünkü insanlar hükümetler- ve organize dinler – için tehlikeli olabilirler. Bu yüzden hükümetler ve din organizasyonları eğitimi kontrol etme arayışındadır.
3
Kalbinizde sevgiye yer açmış olsaydınız her şeyi olanlara saygı gösterdiğiniz gibi, hiçbir şeyi olmayanlara da saygı gösterirdiniz; ne varlıklı kimselerden çekinir, ne de yoksulları hakir görürdünüz. Çıkar kazanma umuduyla saygı göstermek korkunun ürünüdür. Oysa sevgide korku yoktur.
4
Bir makine gibi yaşamaktan öteye geçemiyorsanız eğitimli olmanın, okuma yazma öğrenmenin ne anlamı var ki? Ama işte anne babanızın istediği bu; dünyanın istediği de bu. Dünya sizin düşünmenizi istemiyor, keşfetme özgürlüğüne sahip olmanızı istemiyor, çünkü o zaman siz tehlikeli bir yurttaş olursunuz ve yerleşik düzene uyum sağlamazsınız.
5
Eğer içinizde sevgi yoksa ne yaparsanız yapın, dünyadaki bütün tanrıların peşinden gidin, bütün toplumsal etkinliklere katılın, yoksulu kalkındırmaya çalışın, siyasete atılın, kitaplar yazın, şiirler yazın, ölü bir insansınız demektir.
6
Sevgisiz hayat sığ bir gölet gibidir. Derin bir nehirde zenginlik vardır ve pek çok balık orada yaşayabilir; fakat sığ bir gölet yakıcı güneş ışığının altında çok geçmeden kurur ve ondan geriye sadece çamur ve pislik kalır.
7
İnsanlığın tümü her birimizin içinde, gerek bilincimizde gerekse bilinçdışımızda, benliğimizin derinliklerde bulunmaktadır. İnsan binlerce yılın ürünüdür; tüm tarih, geçmişin tüm bilgisi her birimizin içinde gömülüdür; onu nasıl derinlere inip kazıyarak çıkaracağınızı bilirseniz bulabilirsiniz. Bu nedenle insanın kendini tanıması son derece önemlidir. “Kendimizi” yitirdik, ikinci el insan olduk; Freud ya da uzman kişi her kimse onun bize söylediklerini tekrarlıyoruz. Kişi eğer kendini tanımak istiyorsa bir uzmanın gözleriyle bakamaz; doğrudan kendine bakması gerekir.
8
Hakikat uzakta değil, yakında; hakikat her yaprağın altında, her gülüşte, her göz yaşında, kişinin sözcüklerinde, duygularında, düşüncelerinde. Ama öylesine gizlenmiş ki, onu görmek için örtüsünü kaldırmak zorundayız. Örtüyü kaldırmak sahte olanı keşfetmektir; sahte olanı tanıdığınız an o ortadan kalkar, hakikat açığa çıkar.
9
Dinleyin ; bir kuşun sesini, tek bir sesi, her bir sesi ayrı, canlı, net olarak dinlemekten zevk alın;şu kargayı dinleyin;konuşmacıyı can kulağıyla dinleyin, her sözcüğü, her önermeyi yorumlamadan, dönüştürmeden dinleyin. Yalnızca dinleyin. Bu dinleyişin sonunda enerji elde edeceksiniz; bütünsel anlamda devineceksiniz. Susun ve dinleyin…