İçinden elektrik geçen her nesnenin etrafında manyetik bir alan oluştuğu gibi insan bedeninde de sinir hücreleri tarafından iletilen elektrik, beden etrafında biyomanyetik bir enerji alanı oluşturur. Buna aura denir ve yaydığımız frekansa göre bu enerji alanı az ya da çok etkili olabilir. Bunu saptayan elektronik aletler olduğu gibi 5 duyu dışındaki algılamaları gelişmiş kişilerce de hissedilebilir ya da görülebilir.
Auralarımız dan yayılan etkiler temas ile ya da yakın mesafede bulunmak ile çevreye bulaşır ya da çevredekiler bize bulaşır. Nazar da bu etkilerden biridir. Ayrıca selamlaşma, tokalaşma, kucaklayıp öpüşmenin de temelinde, bu taşınan etkilerin alınıp verilmesi vardır. İnsanlarla az temas etmek, az konuşmak bu enerjinin bedende depolanmasını ve istenildiği anda güçlü olarak kullanılmasını sağladığı gibi, fazlası da çoğu zaman farkettirmeden psikolojik bir sıkıntıya sebep olur. Örneğin dengeli depo edilmiş bu enerji ile bir söylevde bulunduğumuzda konuşma etkili olacaktır.
Bu enerji kullandığımız eşyalara özellikle metallere daha kolay geçer ve Anadolu'da bıçak, makas el değiştirildiğinde üzerine tükürür gibi ağızdan nefes üflemenin sebebi de bu taşınmış enerjinin etkisini azaltmak içindir. Ya da hediye verildiğinde genelde içten duygularla verildiğinden karşıdaki kişide yarattığı memnuniyetin sebebi de budur. Bilirsiniz, tv yanındaki cep telefonunun sesinin ya da tv nin görüntülerinin parazitlendiğini... Aynı şekilde dinlerde geçen; namaz kılanın önünden insan geçmemesi kuralının altında yatan da bu enerji karışıklığına sebep olmaması gerçeği vardır.