Beyin, gizemli ve bilinmeyenlerle dolu kapalı bir kutu gibi. Müzik bestelemekten, en karmaşık matematiksel problemleri en zarif biçimde çözmeye kadar her şeyi yapıyor. Beyin denilen bu gizemli kutu, tüm davranışlarınız, duygularınız, bilgelik ve anılarınızın depolarının yegane kaynağıdır. Peki beynimizin potansiyelini tamamen kullanıyor muyuz? Mesela bir işi yerine getirmeye kararlı olsanız dahi, gizli bir gücün size adeta engel olduğunu ve o işi yapmanızın önüne geçtiğini hissettiğiniz zamanlar oldu mu?
Buna kısaca buna “canım istemiyor!” diyor ve kesip atıyoruz ancak gerçekten de bu olay bu kadar basit mi? Neden bazı insanlar diğerlerinden daha fazla odaklanabiliryorlar ve neden bazı insanlar beyinlerine diğerlerinden daha fazla hakim? Kısaca cevap vermek gerekirse, bazı insanlar beyinlerini deyim yerindeyse “hackliyorlar” Peki ama nasıl?
Sizde beyninizi bir makine gibi düzgün bir biçimde kullanmayı öğrenmeyi ister misiniz? Öyleyse doğal vücut ritminiz “Ultradiyen Ritmini” kullanmayı öğrenin.
Çoğu kişi, bütün gününü tam anlamı ile rahat bir mola vermeden geçiriyor. Öğrenciler ve bazı çalışanlar gün içerisinde kendi kendilerine ara vererek zihinlerini dinlendirdiklerini söyleselerde aslında tek yaptıkları şey bir sonraki dersi ya da yaptıkları işin devamını düşündükleri dinlenceden uzak bir verimsiz bir boşluk yaraktmak oluyor. Malesef bu yüzden üretken değiller çünkü tam anlamıyla odaklanmıyorlar ve zihinsel potansiyellerini tam olarak kullanmıyorlar.
Yapmamız gereken; iş ve okul hayatında daha üretken ve verimli olmak için, Ultradiyen ritim adı verilen doğal vücut ritmimizi kullanarak beynimizi ve zihnimizi, deyim yerindeyse hizaya getirmektir. Yüksek enerji ile dolu olduğumuz anları kullanmayı öğrenmek ve daha sonrasında rahatlamak, dinlenmek ve enerjinizi yeniden şarj etmek temel amacımız olmalıdır.
Ultradiyen Ritim = 90 Dakikalık Derin İş + 20 Dakikalık Dinlenme
Ultradiyen Ritimleri gün boyunca 90-100 dakikalık aralıklarla gerçekleşir. Bu süre zarfında, yüksek enerji verimliliği yaşarsınız. Vücudun dolaşım sistemi ve hormonal balansımız 90-100 dakika da bir yenilenir. Bu süre zarfında enerji seviyemiz yüksek olur. Bunu, 20 dakikalık bir düşük enerji seviyesi izler. Aslında farkında olmadan bu duruma sizde çoğu kez bizzat kendiniz şahit olmuşsunuzdur.
Nasıl mı? Gün içerisinde üzerinize hiç bir sebep yokken çöken ve “üzerime bir ağırlık çöktü” şeklinde tanımladığımız o olay aslında ultradiyen ritminin yenilenme aralıklarıdır. Bu 20 dakikalık aralığı peşi sıra yüksek enerji verimliliği yaşayacağınız bir başka 90-100 dakikalık süreç izler. Zaten sizinde farketmiş olacağınız gibi üzerinize çöken ağırlık bir süre sonra garip bir şekilde kendiliğinden geçiverir. İşte bu ultradiyen ritim adı verilen vücudumuzun doğal ritminin hareket aralıklarından başka bir şey değildir.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta 90 dakikalık bu süreçte beynimizin önüne sunacağımız her işi yerine getirmek için istekli olacağının bilincinde olmaktır. Yani bu 90 dakika başka hiç bir şey ile ilgilenmeden önümüzdeki iş, ödev ne ise ona odaklanarak çalışmalıyız. Bundan hemen sonra 20 dakikalık bir ara verin. Ardından yine tekrar 90 dakika daha kesintisiz bir süre çalışın ve peşinden yine bir 20 dakikalık dinlenme molası daha verin. Bu zaman aralıklarına göre kendinizi ayarlarsanız, beyninizin tüm potansiyelini kullanacaksınız. Buradaki mantık beynimizi bıktırmadan, önümüzdeki işe tüm gücümüzle odaklanmayı sağlayabilmektir.
Verdiğiniz aralar sırasında üzerinde uğraştığınız işte gerçekten koparak tüm bağlantınızı kesmek gerçekten önemlidir. Çoğu zaman bu yöntemi ya da benzer mola tekniklerini kullanan kişilerin yanlışa düştükleri kısım burasıdır. Verdiğiniz 20 dakikalık aralarda işiniz, ödeviniz üzerinde düşünmeyi kesinlikle ama kesinlikle bırakın! Onun yerine size kendinizi rahat hissetirecek, ya da size farklı gelen herhangi bir şeyi yapmakta özgürsünüz.
Üzerinde çalışılan işle bağlantıyı kesebilme yeteneği oldukça zor kazanılan bir yetenektir, çünkü beynimiz ilkel düzeyde kendini sürekli olarak stres altına sokma eğilimindedir. Henüz bitirmediği ve üzerinde uğraşması gereken bir konu varken dinlenmek ve o işi tamamı ile kenara bırakmak beynimize ters gelir. Ancak zamanla bunu değiştirecek ve beyninizi eğiteceksiniz. Mola verdikten sonra kesinlikle “kanalınızı değiştirin” ve yaptığınız işten tamamen farklı bir şeyler yaptığınıza emin olun.
Ultradiyen Ritminden faydalanarak yaratacağınız 90+20 taktiği ile zaman içerisinde beyninizi adeta “hackleyerek” kişisel gelişiminize büyük katkılar yapabilirsiniz. Unutmayın burada ki temel amaç zamanınızı değil; enerjinizi yönetmektir. Bir şey yapmak için, önemli olan tek şey, o işi yapabilmek için ne kadar enerjiye sahip olduğunuzdur. Enerji tükendiğinde zaman önemsizdir. Bir işi bitirmek için önünüzde günler dahi olsa eğer enerjiniz yoksa yani “içinizden gelmiyor” ise yine de o işi tamamlayamazsınız.
Yüksek ve düşük enerjili doğal vücut ritimlerinizi kabul edin ve 90/20 dakikalık sistemini kullanmaya başlayın. Verdiğiniz molalar sonrası enerjinizin ve çalışma isteğinizin tekrar yerine geldiğini ve kaldığınız yerden devam edebildiğinizi göreceksiniz. Unutmayın insanoğlu olarak bizler çok güçlü beyinlere sahibiz ve bu büyük gücü kontrol altına alabilmek, doğru teknikler ile her zaman mümkün.