5 Aralık 2013’te Güney Afrika Başkanı Mandela öldüğünde, dünya çapında çok sayıda insan onun 1980’lerde hapisteyken öldüğünden emin olduklarını düşünüyorlardı. Bu insanların sayısının hiçte azımsanmayacak kadar çok olması Mandela Etkisi denen fenomeni doğurdu.
Çok kısa bir biçimde özetlemek gerekirse, Mandela etkisi, bir grup insanın ya da topluluğun geçmişle alakalı tamamıyla yanlış hatıralara sahip olması ve bu yanlış gerçeklikte yaşaması olayıdır. Ortak paylaşılan anılarda, olayın olma şekli bazılarına göre A yolunu izlemiştir. Grubun diğer üyeleri ise olayın bundan tamamen farklı bir şekilde olduğunu düşünüyor olabilir. Mandela etkisi bu duruma neredeyse bilim kurgu düzeyinde bir açıklama getiriyor: İki grubunda hatırladığı şeyler doğru. Aradaki fark, bir grup bir zaman çizelgesinde ya da gerçeklikte yaşıyordu ancak diğer grup geçmişte farklı bir zaman çizgisinde yaşamıştı…
“Mandela Etkisi” terimini bulan yazar ve kendini “paranormal araştırmacı” olarak tanımlayan Fiona Broome, Mandela’nın ölümüne ilişkin anılarını şu şekilde anlattı:
Broome, “Bakın, Nelson Mandela’nın hapishanede öldüğüne emindim” diye yazdı. “Cenazesinin haberleri, Güney Afrika’daki yas, bazı şehirlerde ayaklanmalar ve dul eşi tarafından yapılan konuşmayı tamamıyla hatırladığımı sanıyordum.”
O zamanlar bunun üzerine pekte durmasına gerek olmadığını, aptalca bir hafıza problemi yaşadığını düşündü, ancak birkaç yıl içinde kendisiyle birebir aynı anıları paylaşan insanlarla tanıştı. Yakın zamanda “belki de binlerce” insanın benzer “sahte” anılara sahip olduğunu fark etti. Mandela’nın öldüğüne, cenazesini televizyonda gördüğüne emin kendisi gibi binlerce insan vardı! Peki ama böyle bir şey nasıl olablirdi? Bunun ardından bu konu üzerine dikkatlice eğildiler ve yüzlerce toplu yanlış hatırlama belirlediler.
Kendi başına neler olup bittiğini öğrenmek için Broome, kuantum mekaniğine başvurur ve toplu yanlış belleği “çoklu evren” perspektifinden görür. Bu açıklamaya göre o ve diğerleri, paralel gerçekliklerden anıları paylaşıyor olabilirlerdi.
Bir başka popüler yanlış anı, çizgi film “Looney Tunes” un aslında “Looney Toons” olarak yazıldığı logoyu hatırlayan yüzbinlerce insanın olması.
Aynı şekilde çocukluğumuzdan beri izlediğimiz, Çakmaktaşları yani “Flintstones” çizgi filminin arada “T” harfi olmadan yani “Flinstones” olarak hatırladığına emin olan birçok insan var.
Yine Pokemon serisindeki Pikaçu karakterinin kuyruğunun ucunun kesinlikle siyah olduğuna yüzde yüz emin olduğunu söyleyen binlerce insan var.
Bu konuyla ilgili, araştırma yapan birçok araştırmacıya göre, özellikle çocukluğumuzdan gelen anılarla alakalı bu tarz farklı anıların çoğunlukta olmasının sebebi bir paralel evren açıklamasının dışında, zihin kontrolü denemeleride olabilir. İnsanlık, özellikle uzak anılar seçilerek, toplumda fazla reaksiyona sebep olmayacak bir biçimde manüpilasyon etkisine göre, toplumsal düzeyde bir zihin kontrol deneyine tabi tutuluyor olabilir.
Psikologlara göre ise, hatıralarımızla gerçeklikler arasındaki bağlantıyı bir konfabülasyon ( geyik muhabbeti) olarak tanımlarlar. Bu terim, çelişkili kanıtlara rağmen, yanlış anlaşılmış anıların üretilmesine neden olabilecek bir hafıza bozukluğunu yaratabiliyor. Hatta kasten gerçekleşmeyip, beyin hasarı ile ilişkili bile olabilir.
Mandela etkisi için Sinirbilimci Caitlin Aamodt tarafından önerilen başka bir açıklama ise, “başkalarının doğru olduğunu düşündüklerine inanmak isteme eğilimimiz” öngörüsünde bulunabilir. Sebebi her ne olursa olsun Mandela etkisi ilginç ve kafa karıştırıcı bir fenomen olarak daha uzun yıllar konuşulacak gibi duruyor.